Başıma bir şey gelmeyecekse ben 2018 yapımı bu filmi yeni izledim.
“Anıl hocam sen de mağarada mı yaşıyorsun?” demeyin. Fırsatım olmuyordu yoğunluktan film izlemeye. COVID dönemi evde olunca müzikle alakalı yapılan filmleri izlemeye kaçırdım. Meğersem son 10 yılda neler kaçırmışım.
Neyse ki arayı kapatmak için yeterince zamanım var. Oscar alanlardan izlemeye başladım yapılan filmleri.
Bohemian Rhapsody filminden tabii ki haberim vardı, o kadar da değil. Ama dediğim gibi izlemeye fırsatım olmamıştı.
Benim neslim için Queen’in yeri ayrıdır. Zaten genel anlamda müzik tarihindeki en büyük gruplardan biri Queen ve grup için böyle güzel bir film yapılması ve genç nesillere Brian May, Freddie Mercury, Roger Taylor ve John Deacon’ı tanıtması çok iyi olmuş. Benim yeğenim filmden sonra Queen dinlemeye başladı mesela, kendisi 14 yaşında. Ben de ortaokuldan beri Queen dinlerim ve bende tüm albümlerin kaseti vardı. Çok güzel bir nostalji oldu benim için.
Filmi beğendim. Bence dönemindeki rock sahnesini, AIDS belasını ve bir müzisyenin sancılarını oldukça iyi yansıtan bir film olmuş. Film eleştirmeni olmadığını tekrar belirteyim, sadece beğendiğim bir film üzerine kendi blogumda bir şeyler karalamak istiyorum.
Ben çok beğendim. Bir rock aşığı müzisyen olarak çok iyi buldum, çok güzel film. Filmde Hollywood klişeleri var, bazı konular hızlı geçilmiş falan ama detaylara takılmayın. Özellikle yaşı yetmeyenler, yani ben kendim, yaş itibari ile yakaladım Freddie Mercury’i mesela, ama yaşı yetmeyenler filmin sonunda kendilerini bir Queen konserinde bulacak!
Filmin konusu
Film bir biyografi. Freddie Mercury’nin üniversite yıllarında başlayan film Queen’in kuruluşu, ünlenmesini, ve yaşadığı çalkantıları konu alıyor. Film Queen’in Wembley’deki muhteşem Live Aid (yardım) konseri ile son buluyor.
Film Freddie’nin babası ile yaşadığı çekişme, müslüman kimliği yüzünden yaşadığı ayrımcılık, ailesine karşı çıkarak müzisyen olması, çok sevdiği kadın ve cinsel kimliği arasında kalması, depresyonla mücadelesi, AIDs gerçeği gibi birçok üzücü ama gerçek konuyu parmak basmış.
Live Aid Konseri
Bence filmin en muhteşem noktası Live Aid konseri ile final yapması oluşu. Konser birebir taklit edilmiş ve gerçek queen fanlarıyla çekilmiş, filmi izlerken sizi inanılmaz bir konser atmosferinin içine almayı başarıyor. Filmin final sahnesinde o görüntüleri sinemada izlemediğim için çok üzüldüm. Film boyunca Queen diskografisini dinlemek de ayrıca keyif verdi. Filmde şarkıların kaydedilme hikayelerini ve stüdyo çalışmalarını vermeleri dde bir müzisyen olan beni oldukça memnun etti. After credit kısmını da sonuna kadar izledim çünkü şarkıları dinlemek istedim.
Rami Malek’e verilen Oscar’ı hak etmiş. Çok iyi oynamış, sadece mimikler değil beden diline kadar vermiş Freddie Mercury’i. Ben fiziksel olarak da çok benzettim. Cast seçimini de başarılı buldum genel olarak.
Bohemian Rhapsody, benim için seyir zevki yüksek bir film oldu. Bu hissimi bu yazıdan birden fazla kez belirttim ama bu övgüyü hak ettiğini düşünüyorum. Benim gibi eskinin rockçısı için oldukça nostaljik ve duygusal bir seyir oldu. Bir biyografi filminde başrolün ya da başrollerin karakterlerini yeterinde derinlikli vermek oldukça zor, bu filmin başarısı ise bence grubun ünlenme sürecini aşırıya kaçmadan, yaşandığı gibi vermiş olması. Bu sadelik içinde de konser çekimleri ve Queen şarkıları filmi çok dinamik bir havaya taşımış.
Artık Anıl Uzun bu filmi izlememiş demenize izin vermem. Film konusunda genel olarak yorumum yönetimiyle, senaryosuyla, ve oyuncularıyla müzik tarihine adını yazdıracak, ve yıllarca dimdik duracak muhteşem bir yapım olmuş!